- Geri vermek üzere alınmış, emanet: Bu kalemi eğreti aldım (örnek cümle).
- Belirli bir süre sonra değiştirilecek, kaldırılacak olan, geçici: Asıl perdeler dikilinceye kadar eğreti perdeler asıyoruz.
- Takma: Eğreti diş.
- İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış: Tencerenin kapağı eğreti duruyor.
Eğreti ile ilgili birleşik fiiller ve anlamları
- Eğreti oturmak: Bir yerde çok kısa süre oturmak, ilişmek.
- Eğreti vermek: Ödünç vermek.
- Eğretiye almak: Bir yapının alt kısmını onarmak için üstünü destekler üzerinde durdurmak (oturtmak).
Eğreti ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "eğreti" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Eğreti ata binen tez iner: (atasözünün anlamı) Ödünç alınmış araçlarla girişilen işler çok kez yürütülemez.
- Eğreti kaftan tez eskir: Ödünç malı kendi malımızdan çok daha dikkatli kullanmak gerekir.
- Eğreti kuyruk tez kopar: Temeli olmayan işlere güvenilmez.
Soru/Yorum Formu