Bağır |
- Göğüs, göğsün ön orta yüzü (bu sözcük özellikle deyimlerde geçer).
- Vücut boşluklarında bulunan ciğer, bağırsak gibi organların ortak adı.
- ("Ok yayı" ve "dağ" için) Orta kısım.
- İç, derinlik, orta: Anadolu'nun bağrından kopup gelenler.
- Bağır yeleği: Eskiden zırh altına giyilen deri yelek.
Bağır ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "bağır" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Bağrı açık: Korkusuz, pervasız.
- Bağrı göçük: Zayıf.
- Bağrı kara: (deyiminin anlamı) Çok sıkıntı çekmiş, kederli, yaslı.
- Bağrı kül olmak: İçi yanmak, dertlenmek: Şu bağrım kül oldu hep yana yana, onu söndürmeye sel gerek bana.
- Bağrı taş: Tevekkül içinde: Derviş bağrı taş gerek, koyundan yavaş gerek.
- Bağrı yanık: Çok dert ve acı çekmiş, çok kahır görmüş.
- Bağrı yanmak:
- Üzüntü çekmek, derin acı duymak.
- Çok susamış olmak.
- Bağrı yufka: Yufka yürekli.
- Bağrına bakmak:
- Sevgiyle, içtenlikle kucaklamak.
- Bir kimseyle ilgilenerek onu koruyup kayırmak.
- Bağrına taş basmak: Derdini kimseye açmaksızın her türlü acıya katlanmak.
- Bağrından kopmak: Benliğinden, varlığından çıkıp oluşmak.
- Bağrını açmak:
- Göğsünü açmak.
- Kucak açmak.
- Bağrını delmek: İçine işlemek, çok dokunmak.
Soru/Yorum Formu