Hacet nedir ne demektir? Hacet ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Kastamonu da Karlı Hacet Tepesi
Hacet Tepesi - Kastamonu
  1. Gerek, gereklilik: Arife tarif ne hacet (atasözü)
  2. Allah (c.c.)'tan gerçekleştirilmesi beklenen dilek.
  3. İhtiyaç duyulan şey, gerekli şey: Kötü komşu insanı hacet sahibi eder (atasözü)
  4. Ortaya çıkan bir durum dolayısıyla dini kurallarından bir ölçüde ya da bir özel olayda uzaklaşılması gereği.
  5. Küçük ya da büyük abdest bozma ihtiyacı.

Hacet ile ilgili birleşik kelimeler

  • Hacet kapısı: Allah'a dua etmek ya da dilekte bulunmak için önünde durulan türbe kapısı: Ey dünya ve ahirette Rahman ve Rahim olan Allah; senin kapın gibi hacet kapısı olmaz ve senden başka hiç kimseye ümit bağlanmaz... (Seyyid Mustafa Muhsin Musevî)
  • Hacet namazı: Allah'ın dilekleri kabul etmesi için duadan önce kılınan namaz: Hapishanede hemen abdest alıp, hacet namazı kıldı. Sonra da: "Ey Rabbim! Bir suçum olmadığını yalnız Sen biliyorsun. Beni bu hapisten ancak sen kurtarırsın! Ey Rabbim! Beni kurtar!" diye dua etti. (V. Akkaya)
  • Hacet penceresi: Türbelerde sandukanın bulunduğu odanın içine bakan küçük pencere: Taşraya tayin edilen veya sılasına giden her yolcu mutlaka Türbe-i Şerifi ziyaret ederek Hacet penceresinin önünde dua eder, selamet dilerdi. (İ. Hinçer)
  • Hacet tepesi: Üzerinde yapılan duanın kabul olunacağına inanılan tepe: Benli Sultan civarındaki Hacet Tepesinde uyunduğunda görülen rüyalar aynıyla vaki olurmuş.

Hacet ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "hacet" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Hacet dilemek: İstekte bulunmak: Cenab-ı Hak'tan hacet diledi: "Ya Rab, bu eti pişirip getiren oğluma peygamberlik ver" dedi. (E. B. Şapolyo)
  • Hacet görmek:
    1. Gerekli bulmak, gerekli saymak: "İşin aslı bu. Yemin etmeme bilmem hacet görür müsünüz?" (H. İ. Dinamo)
    2. Ayakyoluna çıkmak, tuvalete gitmek: İbriğini alır, doğru bahçeye. Hacet görmeye. Görür. Gelir. (N. Mert)
  • Hacet görmemek: Gerekli bulmamak: Baktı ki anlamaya niyeti yok, tekrar tekrar anlatmaya hacet görmedi, çünkü değişen bir şey olmayacağını biliyordu ne kadar dil dökerse döksün. (H. Alptekin)
  • Hacet kalmamak: Gereği olmamak, gereği görülmemek: Şimdi aşk mektuplarına hacet kalmadı, gençler pat diye ilk görüşte ilanı aşk ediveriyorlar; bizim çoğumuzu o aşk mektupları şair yapmıştı... (İ. Özer)
  • Hacet kapıları açılmak: Duaların kabul edileceği, dileklerin yerine getirileceği bir zaman dilimine girmek: Hacet kapıları açık olmaya görsün! Dileğin biri yerini bulur da biri yerde kalır mı? (Y. Ölmez)
  • Hacet olmamak: İhtiyaç olmamak: Hayır işte istihareye hacet olmaz... (H. Mazıoğlu)
  • Hacet yok: Gereği yok, istemez: Bu konuda uzun söze hacet yok. Hepimiz aynı fikirdeyiz, değil mi? (Ö. L. Mete). Sizin gelmenize hacet yok, ben kendim giderim.
  • Haceti olmak (gelmek): Ayakyoluna (tuvalete) gitmesi gerekmek: Gülâbî Ağa'nın haceti gelmiş, karnı sıkıştırıp Bağdad davulu gibi gümbürdemeye başlamıştı. (Evliya Çelebi)
  • Hacetini yapmak: Abdestini bozmak: Hacetini yapmak için bir yer arıyordu.
  • Gülü tarife ne hacet, ne çiçektir biliriz: Birinin hoşa gitmeyen, uygunsuz durumlarından söz edilirken, bunların herkes tarafından öteden beri bilindiğini anlatmak için kullanılır: Kamar'a gelince; Ziya Paşa adında bir Türk vardı, O şöyle derdi: "Gülü tarife ne hacet, o ne çiçektir biliriz; İti tarife ne hacet, o ne köpektir biliriz." (M. Işık)
  • Ne hacet: Gereksiz, gerek yok, ne gereği var: Sen varsın yanımda daha ne olsun, / Şiire, şarkıya, saza ne hacet / Güldükçe yüzünde güller açıyor, / Nisana, mayısa, yaza ne hacet. (K. Erzurum)

Hacet ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "hacet" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Adam olana tazir ne hacet, çehre ile bakmak elverir: Karakteri ve erdemleri yüksek olan kişileri azarlamaya gerek olmadığını, sadece yüz ifadesi veya tutumlardan durumu anlayabileceklerini ifade eder (tazir: azarlama, çehre: somurtma).
  • Arife tarif ne hacet: Neyin ne olduğunu bilen, anlayan kişiye açıklama yapmanın gereksiz olduğunu ifade eder. Akıllı ve sezgili insanlar, söylenmeden de durumu kavrarlar.
  • Kötü komşu insanı hacet (gerekli mal) sahibi eder*: Kötü komşu, komşusuna hiçbir şekilde yardımda bulunmadığından, kötü biriyle komşuluk eden, zorunlu olarak evine gerekli tüm araç ve gereçleri alır.
  • Tamahkârdan hacet dileyen, denize çukur açar: Açgözlü birinden yardım istemenin boşuna olduğunu anlatır. Böyle bir kişi, başkalarına fayda sağlamayacağı gibi, ondan bir şey beklemek de anlamsız ve sonuçsuz kalır.