Cami nedir ne demektir? Cami ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Gün batımında gökyüzünde hilal ay varken Sultanahmet Camisinin bir resmi
Sultanahmet Camii
  1. Müslümanların ibadet etmek için toplandıkları, en gelişmiş durumunda büyük bir dış avlunun ortasında yer alan şadırvanlı iç avlu ve kubbeli asıl yapı olmak üzere iki bölümden oluşan minareli ibadethane: Müslümanların topluca namaz kıldıkları, mescitlerden büyük yerlere cami denir. (O. Ersan)
  2. Toplayan, bir araya getiren: Birikmiş olan mektuplarına cevaben, muhteviyatı hacimli olmasına rağmen gene de muhtasar olarak hepsini câmi bir mektup tertip etmeye çalışacağım. (M. F. Çıtlak)
  3. Yüce Allah'ın isimlerinden: el-CÂMİ: Bütün övgü ve erdemlerin kendinde toplandığı zât; evrendeki tüm varlıkları tam bir ahenk ve insicam içinde bir araya getirip düzenleyen; insanları hesaba çekmek üzere kıyamet gününde kendi huzurunda toplayacak olan. (M. Yurdagür)


Cami ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "cami" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Cami olmak: Toplamak, bir araya getirmek, bir arada bulundurmak: Allah-ü Tealâ'nın cemî kemâlâtı câmî olduğunu itikat ettiğiniz halde melekleri evlâd ittihaz ettiğini nasıl söylersiniz? (Konyalı Mehmet Vehbi Efendi)
  • Cami yıkılmış (ama) mihrap yerinde: (deyiminin anlamı) Yaşlandığı halde güzelliğini az çok koruyabilmiş kadınlar veya harap olduğu halde eski halinden izler eserler barındıran şeyler için kullanılır. Cami yıkılmış ama mihrap yerinde kalmış deyimine uygun, zarif bir yazar hanımdı Suat Derviş (Y. Çetiner). "Cami yıkılmış ama mihrap yerinde" derler ya, İznik surları ve dört anıtsal kapısı hâlâ göz alıcı: İstanbul, Lefke, Göl ve Yenişehir. (S. Cömert)
  • Efradını cami, ağyarını mâni: "Ne eksik ne fazla, eksiği artığı olmayan" anlamında kullanılan bir söz: Bir tanımın, olmazsa olmaz şartlarından birisi de "efradını cami, ağyarını mâni" olmasıdır. Yani tanım, bir tekil varlığa ait olduğu kabul edilen tüm özellikleri belirtmeli, gereksiz olan niteliklerini de dışarda bırakmalıdır. (M. Balcı)
  • İki cami arasında kalmış beynamaz:
    1. İki yoldan hangisini tutacağını, ne yapacağını şaşırmış kimse: Memduh bey, iki cami arasında kalmış beynamaz. Yukarı tükürse bıyığı, aşağı tükürse sakalı. Ne yardan geçiyor, ne de serden. (A. S. M. Alus)
    2. İki camiden hangisine gideceğine karar veremediği için namaz kılmayan kişi.
  • İki cami arasında kalmış beynamaza dönmek: İki yoldan hangisini tutacağını şaşırmak, neye karar vereceğini bilemez duruma düşmek: Kızım, ne desem bilemiyorum? Ben de iki cami arasında kalmış beynamaza döndüm. Bir tarafta baban, bir tarafta sen varsın! (T. Akansu)


Cami ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "cami" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Cami dururken (görünürken) mescitte namaz kılınmaz:
    1. En uygun ve doğru seçenek mevcutken, daha az uygun olan bir seçeneği tercih etmenin yanlış olduğunu ifade eder.
    2. "İnsan önünde büyük fırsat varken onu değerlendirmelidir" anlamında kullanılır.
  • Cami kapısını bilmez, sofuluk taslar: Bir kişinin bilgi veya deneyimi olmadan dindar veya erdemli görünmeye çalışmasını eleştirir. İçi boş bir dindarlığın veya erdemin, gerçek dindarlık veya erdem olmadığını vurgular ve samimiyetsiz davranışların kabul edilemez olduğunu ifade eder.
  • Cami ne kadar büyük olsa (Cemaat ne kadar çok olsa), imam gene bildiğini okur*: (atasözünün anlamı) Karar verdiği şeyi hiç kimsenin etkisi altında kalmadan yerine getirmeyi anlatır.
  • Caminin (mescidin) mumunu yiyen kedinin gözü kör olur*: Kendisini yetiştiren, büyüten, besleyen kimsenin ya da kamunun malına el uzatan kişi cezasını bulur demektir.
  • Abdestinde şüphesi olan camiye girmez: Kişinin bir işe başlamadan önce kendine güvenmesi gerektiğini ve şüpheleri varsa o işe girmemesi gerektiğini ifade eder.
  • Bir ağaçtan hem camiye direk, hem kenefe kürek olur (Bir çamdan hem dama direk, hem de ahıra kürek olur): İnsan çocuğunu iyi yetiştirir, iyi bir eğitim sağlarsa, topluma faydalı bir insan olur, eğer ilgilenmez kendi haline bırakırsa, işe yaramaz serseri biri olur çıkar (kenef: tuvalet).
  • Eceli gelen köpek cami duvarına siyer (İtin ölümü gelirse cami duvarına işer)*: Herkesin üzerine titrediği, kutsal saydığı şeyi kötüleyen, bozan kişi uğrayacağı ağır cezayı kendisi hazırlamış olur.
  • İmamdan evvel camiye girme: Bir işin başında bulunan kişinin izni olmadan diğerleri kendi başına davranmamalıdır.
  • Kumar parasıyla cami yapılmaz: Haram veya haksız yollarla elde edilen kazançların hayırlı ve iyi işlerde kullanılamayacağını ifade eder.
  • Minaresiz cami olmaz: Bir şeyi tam ve eksiksiz yapmak için o şeyin olmazsa olmazlarını göz ardı etmemek gerektiğini anlatır.